İngilizcesi “Gender equality” olup ilk gençlik yıllarımda “cinsiyet eşitliği” veya “kadın-erkek eşitliği” diye bildiğim kavram. Sonra ne olduysa “toplumsal cinsiyet eşitliği” diye anılmaya başlandı. Ben bu alandaki toplantılarda simultane çeviri yaparken toplantı aralarında neden böyle diyorsunuz dediğimde, cinsiyet eşitliği dersek sadece cinsiyet anlaşılır (sex), eşitlikle ifade ettiğimiz daha geniş bir kavram demişlerdi. O zaman ikna olmadığım gibi hala ikna olmuş değilim. Türkçe cinsiyet dediğimizde sadece biyolojik cinsiyet aklımıza gelmiyor ki. Geliyorsa, o akıl önce kendini sorgulamalı.

Literatürde ve kurumlarda toplumsal cinsiyet eşitliği gibi bir kullanıma Türkçe dışındaki kaynaklarda rastlamıyoruz. Bu çeviri hatalı. Dünya “gender equality” diyorsa bizim de “cinsiyet eşitliği” dememiz lazım.

İngilizceye doğru çeviri yaparken Türkçesi toplumsal cinsiyet diye aman social gender demeyin, büyük çeviri hatası olur.

Ya da şöyle düşünelim, yasal cinsiyet eşitliği veya kurumsal cinsiyet eşitliği diyebiliyor muyuz? Demeli miyiz? Her alana girince cinsiyet eşitliğinin başına bir sözcük getirmek gerekmez, gerekmiyor.

Feminist teoride yer bulan, cinsiyetin toplumda şekil alması, toplumsal bir kavram olması (social construction of gender) başka bir mesele ve kaldı ki bu yaklaşıma da itirazlar fazlasıyla mevcut. İtirazlar bir yana, cinsiyet eşitliği derken salt toplumda kadına ve erkeğe yüklenen geleneksel rolleri kast etmiyoruz. Çok daha geniş bir pencereden bakıyoruz.

Sonuç “gender equality” kavramının Türkçesi “cinsiyet eşitliği”dir; “toplumsal cinsiyet eşitliği” kullanımı bir an önce terk edilmelidir.