İnsan kulağı 20 hz – 20.000 hz arasındaki ses frekanslarını işitebiliyor. Ama herkes bu frekans aralığının tümünü duyamaz. Bazen tercümanlarla teknisyenler arasında dip ses var – yok tartışması yaşanır. Veya bir tercüman rahat duyarken, diğeri duyamadığını söyler.

Sesin dinamiğini çoğumuz bilmediği için tercüman teknisyeni kolaya kaçmakla suçlarken, teknisyen de tercümanın kapris yaptığını sanır. Aslında yaşananlar tamamen bilimsel ve kesinlikle insani durumlar.

Benzer durum kabin arkadaşları arasında da yaşanır. Bir çevirmen daha kısık volümle rahatça anlayıp çevirirken, diğeri sesi sonuna kadar açmak zorunda kalır. İşitme yetisinin yorgunluğa, strese ve sağlık durumuna göre azalabildiğini de akılda tutmak gerek.

Hemen hatırlayalım, ISO standartlarına göre konferans tercümanlığı ekipmanları 125 hz ile 15.000 hz arasındaki ses frekanslarını kayıpsız alıp verecek kapasitede olmalıdır.

Aşağıdaki YouTube kaydını arkadaşlarınızla deneyin, kim daha çok duyuyormuş görün. Hatta yeterince samimi olduğunuz teknisyenler/tercümanlarla birlikte deneyin. Sonuçlara çok şaşıracaksınız.

Bakımsız, tozlu, kablosu veya jakları yıpranmış, oksitlenmiş ses sistemlerinde frekans kayıpları ve tutarsızlıkları yaşanabilir. Dolayısıyla ekipman temizliği ve bakımı ön koşulumuz.

ISO standartlarına uyduğu belgelenmemiş, yan sanayi tabir ettiğimiz ekipmanlarda frekans kayıpları daha yaygın görülmektedir. Bunu da bilmek lazım. Webinerlerde kesinlikle en yeni standartlardaki donanımları kullanmak lazım.

Webiner ve web konferans işlerinde frekans kaybını düzeltmek için harici ses kartı kullanmak çok ama çok yararlı olur. Yine webiner türü işleri, simultane tercüme için dizayn edilen profesyonel platformlar üzerinden yapmak, daha iyi ses ve görüntü verdiği ve daha çok kontrol sunduğu için çevirmen konforunu yükseltir ve artan çalışma konforu da çeviri kalitesine doğrudan yansır.

Başta dediğim gibi, her tercüman farklı duyar. Kapris deyip geçmeyin, ses bilginizi geliştirin, ISO ve meslek standartlarına uyun.