Simultane çevirmenler adına kabin (İngilizce booth) denilen minik bir odacıkta çalışırlar. Çevirirken odaklanmaları, konuşmacıları pürüzsüz duymaları, ortam seslerinin dikkatlerini dağıtmaması, kendi aralarında yardımlaşabilmek ve çeviri aralarında sakince dinlenebilmek için bu kabin şarttır.

Pandemiyle birlikte hayatımıza giren online toplantılar, ekran başında buluşabilmenin getirdiği kolaylıklar, fiziksel toplantıların karmaşık hazırlık sürecini unutturmuşa benziyor. Kongre ve toplantı sektöründe deneyimli personel açığı olduğunu da gözlemliyoruz. Deneyimli insanlar organize etmeyince, çevirmen nasıl olsa çevirir, gelsin işini yapsın gitsin, ne var yani abartmasın yanılgısına düşülebiliyor. Bu yanılgı, toplantı günü yersiz tartışmalara, kırgınlıklara ve moral bozukluklarına yol açabiliyor.

Sabah işe geldiğinde kabinin yanlış konumlandığını gören çevirmen, işini iyi yapamayacağı kaygısına düşüyor. Hele de kabin diye gösterilen kutu eski, havasız ve kirliyse, insan kendini gerçekten değersiz hissediyor. Günboyu içine kapanıp oturacağı ve çalışacağı ortamda huzurlu ve konforlu olmak çevirmenlerin en doğal hakkı.

Buna tepki gösteren çevirmenler yanlışlıkla kaprisli damgası yiyor. Oysa simultane kabininin standartları o kadar net ve o kadar önemli ki.

Yeni bir kongre sezonu öncesinde, fiziksel toplantılarda simultane çeviri ve kabin kurulumuyla ilgili bildiklerimizi hatırlatmanın faydalı olacağını düşünüyoruz.

Fiziksel toplantılarda ses ve görüntü aktarımı profesyonel ekipler tarafından gerçekleştirilir. Çevirmenler ve toplantı katılımcıları bu profesyonel ekibin kurduğu ses ve görüntü sistemleri aracılığıyla toplantıyı takip ederler.

Simultane çevirinin sağlıklı yapılabilmesi için, ISO Standardı, yüksek, geniş ve ses yalıtımlı kabinler kullanılmalıdır. Bu sayede çevirmenlerin sesleri salona gitmeyeceği gibi, salondaki olası gürültüler de çeviri kabinine girmez. Küçük, dar ve yalıtımsız kabinler hızla ısındığı için çevirmenler kapısını açarlar, zaten kapatsalar da ses yalıtımsız kutulardan dışarı sızmaktadır. Ama bir de kapıyı açınca, çevirmen sesi odaya daha çok gider ve yakında oturanları rahatsız edebilir.

Böylesine temel sorunları önlemek için kabin tedarikçisini iyi seçmek gerektiği gibi, toplantı yapılacak salonu rezerve etmeden önce salon yeterince büyük mü, çeviri kabini, ses ve görüntü sistemi masalarını alır mı diye hesaplamak gerekir. Manzara, ulaşım, otopark, ikramlar, prestijli lokasyon gibi kriterler salon seçiminde çok daha önemli elbette. Ama bunların hiçbiri çevimenleri kötü koşullarda çalıştırmanın bahanesi olmamalı.

Çeviri kabini çevirmenlerin konuşmacıyı, sunumları ve katılımcıları en direkt, en engelsiz şekilde görecekleri bir yere kurulmalıdır. 90 derece yana ve uzağa kurulmamalıdır. Salon büyükse, kabin en arkaya kurulduysa, çevirmenlerin simultane çeviri yaparken sunumları rahat okuyabilmeleri için çeviri kabinine ekran konulmalıdır. Görerek yapılan çeviri daha zengin, daha konforlu, daha bütündür.

Görmeden çeviri yapmak, bakmadan resim yapmaya çalışmak gibidir. Çünkü algı, beden dilini, mimik ve jestleri de kapsayan bir bütündür. Sadece duyarak çeviri eksik kalır.

Çeviri kabininde çevirmenlerin kulaklığına mikrofon ve ses sistemi vasıtasıyla, pürüzsüz, parazitsiz, temiz ve dolu bir ses gelmelidir. Zayıf, uğultulu, gütültülü ses çeviri kalitesini düşürür. Sürekli kötü sesi dinleyip anlamaya uğraşmak çevirmenler açısından inanılmaz yorucu ve baş ağrıtan bir deneyimdir.

Kabinsiz simultane çeviri yapmak doğru bir uygulama değildir. Infoport veya simulport denilen portatif cihazlarla (bazıları headset veya tourguide sistemi diyor) 30 -40 dakikalık ve birkaç kişilik dinleyici grubu için, gün içerisinde birden fazla ofisi/ makamı ziyaret eden heyetler için veya bir fabrika / saha gezisinde çalışılabilir. Onun dışında, günboyu süren sabit etkinliklerde mobil tercüme sistemi kullanılması hem çeviri kalitesini olumsuz etkiler, hem de çevirmeni yorar.

Yüzlerce hatta binlerce katılımcıyı alabilen dev konferans merkezlerinde sabit simultane çevirmen odaları planlanır. Bu odalar salonu, sahneyi, sunumları ve konuşmacıları en direkt, en rahat görecek şekilde inşa edilir. Aksi taktirde konferans çevirmenleri konuşanı doğrudan göremeyeceği için görevlerini rahat yapamazlar.

Çevirmenler salonu ve sahneyi doğrudan görse dahi, sunumlardaki detayları, isimleri ve rakamları hiç zorlanmadan okuyabilsinler diye önlerine ekran konulur. Bu ekranın bir minik kamera ile uzaktan sahneyi göstermesi yetmez. Webcam, domecamera, güvenlik kamerası gibi düşük kaliteli yayınları çevirmene aktarmak doğru değildir. Konuşanı ve sunumunu yakından, net ve yüksek çözünülükte bir resim kalitesiyle gösteren kamera düzeneği hazır edilmelidir. Eğer hem konuşanı hem sunumu aynı ekrana vermek mümkün olmuyorsa ikinci bir ekran düşünülebilir veya sunumlar çevirmenlere ayrıca ulaştırılabilir. Çevirmenler kendi bilgisayarlarında sunumları açarlar.

Tabii ki, en güzeli, en doğrusu salonun içinde, yakında olmak ve çevirmektir. Alternatifi salonun içinde, uzakta ama kaliteli bir görüntüyle çalışmaktır. En kötüsü salon dışında ve kötü görüntü eşliğinde çeviri mücadelesine girmektir.

Çevirmenleri başka bir odaya, salonu görmeyen bir noktaya yerleştirip önlerine ekran koyarak çeviri yaptırmak doğru bir uygulama değildir. gerçekten mecbur değilseniz ve çevirmenlerden doğrudan onay almadıysanız bunu hiç denemeyin. Çevirmen ekranı, sunumları zorlanmadan takip edebilmek için bir destek aracıdır. Çevirmeni salondan çıkarmanın bahanesi olamaz. Ülkemizde ve dünyada kabin kurulumuna uygun yüzlerce otel, binlerce salon mevcuttur. Bu adreslerde çevirili konferans düzenlenmelidir.

Çevirmenleri bir ses odasına, klima odasına, depoya koymak kabul edilemez. Çevirmen odası ayrı bir oda olmalıdır. Emri vaki yaparak çevirmeni kirli, paslı, tozlu, havasız ortamlarda çalıştırmak saygısızlıktır.

Bahsettiğimiz standartlara uyulmadığı taktirde çevirmenin itiraz etme, çeviri yapmayı reddetme hakkı vardır. Çok az çevirmen bu hakkını son dakikada karşılaştığı bir durumda kullanılır çünkü hem itiraz etmek için çok geçtir, her şey kurulmuştur hem de olay çıksın istemez. Meslektaşlarımızın geneli, hiç hoşuna gitmese de günü kurtarmak adına kötü çalışma koşullarına razı olur ve kendisini ekstra yorarak görevini tamamlar. Bir kısım meslektaşımız da uygun bir dille bu durumu salonda yetkili olacağını düşündüğü kişilere iletir. Kimi organizatör bu haklı talebi dikkate alarak bir sonraki etkinlikte kabin kurulum standartlarına uyar. Kimi ise işi bitince her şeyi ve herkesi unutur. Parasını veriyorum, ne dersem yapar tavrındadır.

Bazı organizatörler de, ne yazık ki bu haklı talepleri kapris olarak değerlendirir, çevirmenin söylediklerine değil, sesinin tonuna, yüzündeki ifadeye, el kol hareketlerine takılır ve bu da kendini ne sanıyor ki diye düşünür. Bu tür düşüncelere kapılmaya, boşuna kırmaya, kırılmaya hiç ama hiç gerek yok.

Konferans çevirmenlerinin iyi niyetini suistimal etmek yanlıştır. İtiraz edip sesini yükselten çevirmene de kapris yapıyor yaftası yapıştırmak, kendi organizasyonundaki eksikliği çevirmen yansıtarak kapatmaya çalışmak daha büyük hatadır.

Simultane çeviri toplantıların hayati bir bileşenidir. Bu işin nasıl düzgün yapılacağına, ilgili tüm tarfalara sorarak, danışarak ve uluslararası standartlara uygun davranarak karar vermek en doğrusudur.

İlgilenenler için kabinsiz çeviri olmaz konunu yazımızın linkini paylaşıyoruz: https://www.dragoman.ist/tr/kabinsiz-simultane-ceviri-olmaz/