Simultane tercüme için kullanılan sistemlerin temel işlevlerinden biri, çevirmenlerin kulaklarına gelecek sesi düzenlemeleri, regüle etmeleridir.
Bu ünitelerin içerisindeki röleler, mikrofonlara ne kadar bağırırsanız bağırın, çevirmene giden sesi belirli bir desibelde sınırlarlar. Bu ses sınırlaması, çevirmenin kulak sağlığı için çok ama çok önemlidir.
ISO standartlarında çeviri sistemi derken çoğumuzun standartların tam metnine erişimi yoktur, çünkü satın almak gerekir. ISO sitesi her standardın anahatlarını yayınlıyor, detayları işini gerçekten ciddiye alıp, merak edenler okuyorlar. Aslında, standartları okusak da, sesle ilgili matematiksel ve teknik detayları anlayamayabiliriz. Formüller gerçekten karmaşık duruyor.
Ben bu kısa yazıda mümkün olduğunca açık bir dille konuyu izah etmek ve standartlara uyulmadığında ortaya çıkabilecek sağlık risklerine dikkat çekmek istiyorum.
Ses sınırlaması olmayan bir düzenekle çalışmak, çevirmende çabuk yorulma, baş dönmesi, mide bulantısı gibi görece hafif ve geçici etkilere yol açabileceği gibi, kalıcı işitme kaybına kadar giden ciddi kulak hasarlarına da neden olabilir.
En sık rastlanan sorun, el mikrofonunu alan katılımcının soru sormadan önce mikrofon çalışıyor mu diye üflemesidir. Her üfleme, kulak zarınıza atılan bir darbedir. Darbe sayısı ve şiddeti arttıkça zararı da büyük ve kalıcı olacaktır.
Daha nadir görülen sıkıntı yaka mikrofonuyla oynamak veya masa mikrofonunun yanında “hışırdamaktır”. Bu hışırtılar, üflemeler kadar can yakıcı olmasa da, sürekli parazit haliyle tercümanı fena yorar, rahatsız eder.
Fokus grup toplantılarında ses sınırlamalı simultane sistem kullanılması çok daha önemlidir çünkü bu tür toplantılarda mikrofon genelde ortadadır. İnsanlar bir yandan paket açar, yemek yer, kağıtlarla oynarlar. Sonra hep bir ağızdan konuşurken aralarında biri mikrofona doğru öksürüverir. Bu ses kakafonisini doğrudan simultane tercümanın kulağına vermek, Çin işkencesinden farksızdır.
Organizatörler ne yapmalı: Teknik firmalarını özenle seçmeliler. Mutlaka ISO standardı, yeni nesil, dijital simultane ekipmanları olan teknik firmalarla çalışmalılar.
Teknik firmalar ne yapmalı: Yeni nesil ISO standardı ekipmanlar satın almalılar. Buna gücü yetmeyenler, çevirmenler için ses sınırlamalı kulaklık alabilirler. Sonuçta yeni bir simultane sistem almak birkaç bin Euro. İyi bir kulaklık ise 50 – 100 Euro arası. Sağlık için buna değer.
Tercümanlar ne yapmalı: Asla korsan, Çin yapımı, yan sanayi sistemleri kurulduğu kabinlerde çalışmamalı. Bir günlük iş için bir ömürlük sağlığını riske atmamalı. Eğer çalışacağı kabin konusunda işvereni yönlendirme imkanı bulamıyorsa, internetten ses sınırlandırmalı kulaklık sipariş edip, yanında taşımak da iyi bir fikir.
Aman dikkat: Ses sınırlamasından kast ettiğim, müzik dinlemek için yapılan ve dış ortam sesini kesen kulaklıklar değil. O tür kulaklıklar müzik dinlerken, uçak yolculuğu yaparken çok güzel ama çeviri sırasında kullanılmaları yarardan çok zarar doğurabilir. Çünkü kulağı dışarıdan gelecek seslere karşı korurken, içerideki sesin tüm derinliklerini almaya odaklanıyorlar. Çünkü sesi siz kontrol ettiğinizde, kaliteli müzik için kulaklığınızın hassas olması iyi bir şey. Oysa tercüme yaparken ses sistemine bağlanan mikrofonları kontrol edemezsiniz. Seçmeniz gereken kulaklık türü, profesyonel müzisyenler ve televizyon programcıları için geliştirilen, iç gürültüyü filtreleyen kulaklıklar. Yani dışarıdaki gürültüden değil, yayındaki parazitten korunmak için üretiliyorlar.