Simultane tercümanlar bir kabin içerisinde oturur ve çevirilerini yaparlar. Molalar ve olağan selamlaşmalar dışında müşterileri onların yüzlerini görmez.
Simultane tercümanın müşterilerine ulaşabildiği, dokunabildiği tek ortam sestir. Bu açıdan bakarsak, sesini iyi eğitmiş, ses tonunu yönetebilen tercümanlarla çalışmak dinleyenler için büyük bir şanstır.
Kimi meslektaşımız ses tonumu değiştirmem beni objektiflikten uzaklaştırır, ben düz, tarafsız, yansız çevirmekle mükellefim deseler de ben buna hiç katılmıyorum. Aksine, monoton çevirmen sesi dinleyenler için sadece sıkıcı olmakla kalmıyor, vurgusuzluk yüzünden önemli mesajlar, göndermeler ve nükteler kaçıyor.
Monoton ses, motivasyon konuşmalarında, açılış ve kapanışlarda tüm havayı kaçırıyor.
Peki bunu nasıl aşabiliriz, sesimizi nasıl eğitebiliriz? En güzeli eğitim almak, hatta mütercim tercümanlık lisans eğitiminde buna başlamak. Mezunsak geç değil, kurslar var.
Kursa gidemiyorsak internetteki açık kaynakları, yazıları ve videoları incelemeli.
En azından, kendi sesini kaydedip dinlemek lazım. Çeviri yaparken ses kaydı almak şart. Çeviri yapmazken de metinden veya ezberden okumalı ve kaydetmeli. Çeviri dışındaki okumaları, güçlü ses ve tiyatro sanatçılarının okudukları metinlerden seçmek iyi bir fikir olabilir. Böylece aradaki bariz farkları görüp, kendimize dersler çıkartabiliriz.
İnsanın sesi formuyla, kilosuyla, o günkü enerjisiyle ve sağlık durumuyla da çok ilgilidir. Eğitimli bir profesyonel, tüm iç ve dış faktörlere rağmen sesini çok düşürmemeyi, dinleyici konforundan taviz vermemeyi zamanla öğrenebilir.
Güçlü ses, yerinde vurgular, duyguları yansıtan tonlamalar simultane tercümenin algılanan kalitesini artıran faktörlerdir.
Ben melek hayatım boyunca şov programlarında, motivasyon toplantılarında, liderlik konferanslarında ve yönetim kurulu / CEO toplantılarında tercih edilen bir konferans çevirmeni oldum. Tonlamayı daha güçlü, daha duygulu, daha yerinde yapmaya çalışmanın ödülünü aldığıma inanıyorum.